Hacı Bektaş
Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cem Evi, Âşık Mahzuni Şerif’in Ölümün 15.nci yılı Anma
Etkinliği 25 Mayıs 2017 Perşembe günü Saat: 20.00’de Cem Evi Merkezinde
yapıldı.
Âşık Mahzuni
Şerif’in Ölümün 15.nci yılı Anma Etkinliği’nin açılış konuşmasını Şube Başkanı Murat
Yıldırım yaptı.
Kurum Dedesi
Nihat Yoleri çerağ uyandırma gülbendi okudu. Leyla Gencer Âşık Mahzunı Şerf’in
Hayatında kesitler sunup, Âşık Mahzun
Şerif’in Ahmet Kaya’ya yazdığı şiiri okudu.
Vakıf Şubesi
Denetleme Kurulu Başkanı Zübeyit Çelik, Aşık
Mahzuni Şerif ile İlgili sunumu yaptı.
Konser Bölümünde Âşık Sefil Dursun Alabıyık, Âşık Mahzun Şerif’in türkülerini
seslendirdi. Datça Müzik Sevenler Derneği T.H.M. Korosu Şef Suna Sönmez’in
Yönetiminde bağlamacı Kemal Kara ve Necat Er diğer koro elemanları
ile Aşık Mahzunı Şerifi’n türkülerin seslendirdiler. Geniş bir katılımının olduğu konser ve söyleyişi
2.30 saat sürdü.
Ardında canların getirdikleri lokmalar Dede Nihat
Yoleri’nin duası ile birlikte paylaşıldı
Leyla Dinçer’in Mahzuni Şerif ile
ilgili anekdotları .
Aşık Mahsuni Şerif 1939 dan başlayan hayatı çocukluk yıllarında amcası Pehlül Babadan aldığı derslerle saz çalmaya başlar. Berçenek köyünde geç açılan ilk okuldan 1956 yılında mezun olur.Erken yaşta dayısının kızı ile evlendirilir,bu evlilikten bir kız çocuğu dünyaya gelir.Mersin astsubay okulundan mezun olduktan sonra Ankara İtalyan sefirinin kızı Sovinayı kaçırır gönül adamı Ozanımız bu aşkı yüzünden mesleğini icra edemez çünkü kızın yaşı çok küçüktür.En üretken dönemleri bu Suna adını taktığı eşiyle birlikte olduğu döneme rastlar.Bu evlilikten üç çocuk dünyaya gelir.Yüzlerce plak ve kaset yapar.Toplumsal ve siyasi konuları ele alan Ozanımızın 453 plak 58 kaset 8 adet türkü kitapları ve TRT nin çektiği 2 belgeseli vardır.
1998 yılında dünyanın yaşayan üç büyük ozanı sıralamasında 1. sırayı almıştır. Bektaşı kültürünün ve Anadolu ezgilerinin tanıtımında büyük rol üstlenmiştir.1971 yılında devrin başbakanı Nihat Erim için yazdığı Erim erim eriyesin şiir nedeniyle sıkıyönetim mahkemesince 4 yıl hapse mahkum edilir.Mahkeme hakiminin şiiri defalarca dinledikten sonra hafifletici sebeplerden dolayı 10 .5 ay hapis yatar.Gazi Antep te yaşar bir müddet yaşam onun için çok zor olmasına rağmen o hiç bir zaman devrimci mücadelesinden vaz geçmedi.Toplam üç evlilik 8 çocuk ve dört torun sahibi olan Ozanımız geriye binlerce türkü,deyiş bıraktı.
En son 6 Ocak 2000 de Ahmet Kaya için yazıp Gülten Kaya ya faxladığı Ahmedime adlı bir şiiri vardır.
Sen gidince bizim dağdan ovadan
Bak meydan kimlere kaldı Ahmedim?
Bir kartaldı uçurdular yuvadan
Bilmiyorum sananoldu Ahmedim
Gür sesinde çınlar gibiydi gökler
Ağladıkça ağlar dağlar höyükler
Seninle gülerdi derdi büyükler
Yokluğun kalbime doldu Ahmedim
Gün yağardı bıyığın her telinde
Bir genç fazla geldi Türkmen elinde
Kükrer idin sazıyın her telinde
Hangi makam seni çaldı Ahmedim.
Yanağında tüten ürperen allar
Ne çabuk ayrıldı vatandan yollar
Kaya gölgesinde yatan çakallar
Kaya olmaz ama oldu Ahmedim
Sen ağlarken ağlıyordu mor dağlar
Sen burada yokken virandı bağlar
Şimdi Fırat suyu bir başka çağlar
Kenarında kenger soldu Ahmedim
Mahzuni arzular şimdi gurbeti
Zehir imiş ayrılığın şerbeti
Aslanın yerine koymuşlar iti
Bilmem bunu kimler buldu Ahmedim...
Vakıf Şubesi
Denetleme Kurulu Başkanı Zübeyit Çelik, Aşık
Mahzuni Şerif ile İlgili Sunumu
Arkadaşlar
Çağımızın
Pir Sultan Abdalı diye adlandırılan Aşık Mahzuni Şerifi, ölümünün 15.yıl
dönümünde anmak üzere bir araya geldik.Hepinizin bildiği gibi aşıklık yada
ozanlık geleneği; toplumun kültür alışkanlıklarını,yoksul
ve ezilenlerinin sömürüye karşı direnişlerini,töre ve
gelenekleri,inançları, önemli yaşanmışlıkları ,kuşaktan kuşağa Sazıyla sözüyle
yada yazarak aktarmayı ilke edinmiştir.
Anadolu
coğrafyasında bu gerçekleri;canının yanacağını bile bile söyleyebilen ozanların
yaşadığını hepimiz biliriz.Onlar ,savaş meydanlarında göğüs ğöğüse çarpışan
cengaverler kadar,hatta onlardan daha cesurdurlar. Çünkü bir askerin üstleri
tarafından verilen emir gereği, savaş meydanına gitme zorunluluğu vardır.Oysa
bir ozanın böyle bir zorunluluğu yoktur.Haksızlığı ve ezilmişliği dile
getirmeyi başkalarının iradesiyle değil kendi iradesiyle seçmiştir.
Hâr içinde
biten gonca güle minnet eylemem
Arabi Farisi
bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i
müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği
yola minnet eylemem Diyen Seyit NESİMİ’in ,
“içinde Şah
kelimesi geçmeyen bir dörtlük söyle seni
bağışlayalım” teklifine;
Alınmış
abdestim aldırırlarsa
Kılınmış
namazın kıldırırlarsa
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan şaha giderim diyen Pir Sultan ABDAL’ın,
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan şaha giderim diyen Pir Sultan ABDAL’ın,
Avşarları Dağdan indirerek düzenle entegre etmek için
baskı ve şiddet uygulayan Osmanlıya;
Belimizde
kılıcımız kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet vermiş Fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir diyen Dadaloğlu’nun,
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet vermiş Fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir diyen Dadaloğlu’nun,
Kars’ın işgalin de Rus Generalinin huzurunda;
Ehli İslam olan işitsin bilsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana
İsterse Uruset ne ki var gelsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana diyen Aşık Şenlik’in
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana
İsterse Uruset ne ki var gelsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana diyen Aşık Şenlik’in
Düzen
ve dostluk ilişkisi için ;
Bozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömüre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu diyen Kul Himmet’in
Yol ve erkan üzerine
Erenler cemine
her can giremez
Edep ile erkan
yol olmayınca
Her kamberim
diyen kamber olamaz
Şahın kamberine
kul olmayınca Diyen Şah İsmail
Hatayi’nin
Ve bunun gibi onlarca ozanın yolunu günümüzde izleyen en
önemli ozandır Aşık MAHZUNİ.
Celal
İnce’nin sesiyle Amerikan dostluk
şarkılarının söylendiği 1950 li yılların hemen ardından “Defol git benim
yurdumdan/Amerika katil kati” diyebilme cesaretini gösteren, Deniz Gezmiş,
Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamını
içine sindiremeyip zamanın Başbakanı için
“ Musa isen Turi Sinan/Hakktan gelmiş
idi İnan/Yesin seni yılan çayan/ Erim erim eriyesin/ Sürüm sürüm sürünesin”
diyebilen, yoksulların sesi olup “Yoksulun sırtından doyan doyana/ Bunu
gören yürek nasıl dayana / Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana / Bilmem
söylesem mi söylemesem mi” diyebilen aşık Mahzuni ŞERİF ,sizce de
günümüzün Pir Sultan Abdal’ı sıfatını hakketmiyor mu?Tüm yaşamı boyunca baskı ve sömürü düzenine karşı durmuş,bu duruşun bedelini öderken asla eğilip bükülmemiş ozanımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Arkadaşlarım, dostlarım, Mayıs ayı geçmiş yıllarda yaşadığımız acı olaylalar la doludur.Bir araya gelmişken o yaşadıklarımızı hatırlamak o günlerde kaybettiğimiz değerlerimizi anmayı da borç bilirim.
1 Mayıs 1977 yılı Taksim meydanında katledilen 34 canımızı,
4 Mayıs 1985 yılında zindan da katledilen Fatsa Belediye Başkanı Terzi Fikriyi,
6 Mayıs aynı zamanda kutsal Hıdır Ellez kutlamalarının yapıldığı gündür .Deniz Gezmiş,Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın katledildikleri günün tesadüfi seçildiğine inanmıyoruz.6 Mayısta katledilen bu üç fidanı,
18 Mayıs 1973 tarihinde insanlık dışı işkencelerden geçirilerek katledilen ve günümüzde bile Mezarının ziyaret edilmesi sakıncalı görülen ”Ser verip sır vermeyen” yiğit İbrahim KAYPAKKAYA ‘yı,
18 Mayıs 2009 tarihinde yitirdiğimiz;Tıp alanında ve Anadolu’nun yoksul kız çocuklarının eğitimiyle ilgili büyük katkıları olan aydın insan,Prof.Dr. Türkan SAYLANI,
22 Mayıs 2014 tarihinde ,Ok Meydanı Cem Evinde Polis kurşunuyla katledilen Uğur KURT’u,
31 Mayıs 1971 de Nurhak ta katledilen Sinan CEMGİL, Alpaslan ÖZDOĞAN ve Kadir MANGA’yı da huzurlarınızda anmayı borç biliyorum ve bulutların ötesine onlara hepimizin adına karanfiller gönderiyorum. Saygılarımla..
FOTO GALERİ:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder